11.05.2024 15:09:51
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
6 Haziran 2021 Pazar

GEREDELİ HACI HALİL EFENDİ'NİN TÜRBESİ VE TEKKESİ - II

GEREDELİ HACI HALİL EFENDİ’NİN
TÜRBESİ VE TEKKESİ - II

Hacı Halil Efendi’nin türbesine ait vakıf kayıtları da bulunmaktadır. Bu kayıtların birinin künyesi şöyledir: Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Vakfiye Defterleri no: 1992, Sayfa no: 178.
Fatih Erkoçoğlu’nun Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde yaptığı çalışmalar neticesinde Bolu Fihristinde (2329) Gerede-Dörtdivan-Yeniçağa (Reşadiye) başlığı altında 117 adet vakıf tespit edilmiştir. Bunlardan 98 adeti şahsiyet kaydıdır. Erkoçoğlu’nun bir bildireye konu ettiği vakfiyeyle ilgili notları şöyledir: Buna göre Geredeli Hacı Halil Efendi’nin türbesi için Gazi Ahmed Muhtar Paşa tarafından belirli bir nakit vakfedilmiştir. Bu vakfın tarih kaydı 25 Şaban 1272 (M. 1855)’dir. Yine bu vakfiyeden anlaşıldığına göre türbe Ahmed Muhtar Paşa tarafından yaptırılmış ve türbeye on bin beş yüz kuruş nakit vakfedilmiştir. Vâkıfın yani Ahmed Muhtar Paşa’nın ise vakıf şartları şöyledir:
Türbenin türbedarlığı için aylık yirmi beş kuruş, yıllık üç yüz kuruş verilecektir. Yine türbenin her gece aydınlatılabilmesi için ayda ikişer vukyeden (Dörtyüz dirhemlik bir ölçü birimi) senelik yirmi dört vukye türbe kandillerine yağ alınacaktır. Her yılın Rebiulevvel ayının on ikinci gecesi türbenin bulunduğu zaviyede Hz. Peygamber’in mevlidi sebebiyle yapılan merasimlerde kıraatlerden hâsıl olan sevabın önce Hz. Peygamber’e, ehl-i beyte, dört halifeye, ashabına, müçtehid imamlara, tâbiin ve tebe-i tâbiine, Hacı Halil Efendi’ye, bunu vakfedenin babasına, yine kendisinin akrabalarına, kendisine ve annesi Zeliha hanımın iki cihan selametlerine dua edilmesi şart koşulmuştur. Ayrıca böyle gecelerde şeker, şerbet ve yemek temini için kıraat edenlerin ücretleri ve diğer masraflar için vakıftan beş yüz kuruş harcanması kararlaştırılmıştır. Vakıftan aylık beş kuruş, senelik altmış kuruş vakıf mütevelliliği için ve onar kuruş da muhasebe ve imza harcına ayrılması da kararlaştırılan hususlardandır. Bunlardan sonra üste para kalıyorsa bunun da asıl mala dahil edilmesi şart koşulmuştur.
Vakfıyede vakfın nütevellisinden de söz edilmiştir. Mezkur vakfın mütevellisi bu belgede Hacı Halil Efendi’nin oğlu “Seyyid Şeyh Mustafa Efendi” olarak kaydedilmiştir. Vakıf mütevelliliğinin, Şeyh Mustafa Efendi’den sonra kim postnişin olursa ona geçmesi de kaydedilen hususlardandır. Türbedarlık vazifesi ise Şeyh Mustafa Efendi’nin oğlu Münir Efendi’ye verilmiştir. Türbedarlık vazifesi için, Münir Efendi’den sonra postnişin tarafından görevlendirilen zaviye dervişanından tayin edilen kişinin görevlendirilmesi kararlaştırılmıştır. Uygun bir akar bulunduğunda nakdin akara dönüştürülmesi, vakıf şartlarına uymada karşılaşılan güçlükler hâlinde paranın kesinlikle “fukarâ-yı müslîmine” sarf olunması da kararlaştırılan diğer hususlardandır. (Fatih Erkoçoğlu, “Gerede’de Osmanlı’dan Kalma Vakıflar ve Tarihî Eserler”, Geçmişten Günümüze Gerede Sempozyumu, Gerede 2000, s. 82-83.)
Yukarıda da bilvesile işaret edildiği üzere Aşağı Tekke Camii ve türbesine vakfedilen nakit, burayı oldukça zengin bir vakıf hâline getirmiştir. Bu nakit, 1954 senesinde Vakıflar Bankası kurulurken ana sermayeye dâhil edilmiştir. Bu banka da elde ettiği kârı, hissesi oranında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aktarmakta, bu kurum da günümüzde vakıfların ihyasına çalışmaktadır. Örneğin Aşağı Tekke Camii’nin bakım, onarım, boyama, badana işleri, bahçe düzenlemesi, minarenin yenilenmesi gibi işler Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılmıştır. (Yakup Özsaraç, a. g. m., s. 37).Tabii bunda camide vazife yapan imamın, Geredeli Aziz’i sevenlerin de önemli ölçüde hizmeti görülmüştür.
Aşağı Tekke’ye Osmanlı Devleti döneminde başka bazı bağışların yapıldığı da nakledilmektedir. Yusuf Şengönül, Aşağı Tekke’ye Sultan II. Mahmud’un 5 kırmızı lira mevludiye bağışladığını nakletmektedir. Bu bağışın Geredeli Aziz’in İstanbul’a saraya davet edildiği sırada vuku bulduğı yine Yusuf Şengönül tarafından ifade edilmektedir. (Kazım Ünlüol, “Hoca Yusuf Şengönül”, Gerede Gerkav Gerede Kültür, Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Bülteni, Yıl: 13, Sayı: 13, Haziran 2008, s. 10.)
Bu husus Yusuf Şengönül tarafından şöyle anlatılmaktadır:
“Sultan Mahmut İstanbul’dan beşik ulemasını sürüp Anadolu’ya dağıttığında Anadolu’dan da şıhları davet eder. Aşağı Tekke şıhı Hacı Halil Efendi de bu davete uyar İstanbul’a gider. Hacı Halil Efendi’yi sınama yapmak isteyen Sultan Mahmut merdiven altına görünmeyen bir yere Kur’an koyar ve buradan geçmesini ister. Hacı Halil Efendi ‘Kur’anın başımızın üstünde yeri var’ diyerek geçmez. Sultan Mahmut onu odasına çağırır ve o gelirken abdestsiz namaza durur. Hacı Halil Efendi kapıdan girince selam verir. Padişah namaz bitince “Şıhım namazdaki insana selam verilir mi” der. O da “Abdetsiz insana selam vermekte beis yoktur” diye cevap verir. Bunun üzerine Sultan 5 kırmızı lira mevludiye ve kendisine bir Çerkez cariye verir. Sultan Mahmut Hacı Halil Efendi’ye ‘Senin memleketinden asker ve vergi almayalım’ dediğinde Hacı Halil Efendi bunu kabul etmez. ‘Askerlik vatan borcudur, vergi alınmazsa halk tembelleşir’ der. Bunun üzerine mevludiye verilir.” (Kazım Ünlüol, a. g. m., s. 10)
Bu anlatıya göre Sultan II. Mahmud’un da Aşağı Tekke’yi ve Şeyh Hacı Halil Efendi’yi bizzat desteklediği anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsedilen Çerkez cariyenin adı bazı kaynaklarda Habibe Hanım olarak geçmektedir. (Murat Ergüven, Geredeli Şeyh Hacı Halil Efendi, https://doczz.biz.tr/doc/282588/geredeli-%C5%9Feyh-hac%C4%B1-halil-efendi, (Erişim Tarihi: 23.02.2021)].
Habibe Hanım’dan Hacı Halil Efendi’nin Hamdi Efendi adındaki oğlu dünyaya gelmiştir.
Gerede’de hizmet veren ve bugün Seviller Camii’nin yerinde bulunan zaviye 1944 senesine kadar “Aşağı Tekke” olarak adlandırılmıştır.
Daha önce zaviye olarak kullanılan bina, 1944 senesinde yıkılmış ve daha sonra yerine bugünkü cami yapılmıştır. Burada daha sonra yapılan Aşağı Tekke Camii’nde 1948 senesinde Türkiye’nin ilk Kuran kurslarından biri Yusuf Şengönül tarafından açılmıştır. (Cahid Kara, “1950’ye Kadar Gerede’de Dinî ve Sosyal Hayat”, dergiabant –AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, Güz 2014, Yıl: 2, Sayı: 4, s. 26.)
İlçede yaşayan yaşlılardan dinlediğimize göre zaviyenin bazı odaları ve şadırvan olarak kullanılan musluklar bundan elli altmış sene öncesine kadar burada bulunuyormuş. Bu odalar anlatıldığına göre Kuran Kursu gibi bir işlev görmekteydi. Daha sonra bunlar da kaldırılmıştır.
1948 senesinde Yusuf Şengönül tarafından açılan Kuran kursunda buraya her sene seksen kız öğrenci, seksen de erkek öğrenci alınmıştır. Uzun yıllar zarfında buradan beş yüzden fazla kız öğrenci, bunun iki katından fazla da erkek öğrenci yetişmiştir. Halkın buraya teveccüh gösterdiği de buradan anlaşılmaktadır. Öğrencilerin bazıları hafız olarak mezun olmuşlardır. Kuran kursunda eğitim görenlerden bazıları devletimizin önemli kademelerinde hizmetler bulunmuşlar ve bulunmaya da devam etmektedirler (Kazım Ünlüol, a. g. m., s. 10).
Türbe haziresinde Şeyh Hafız İbrahim Efendi’nin (ö. 1892) mezarı bulunmaktadır. Hafız İbrahim Efendi Geredelidir.. Gerede’de “Cebil Hoca” diye de bilinmektedir. Tekkenin bulunduğu camide kırk sene imamlık yapmış ve yüzden fazla hafız yetiştirmiştir. (Geredeli Mustafa Rûmî Şabânî, Dîvân, s. 4).
Cebil Hoca’nın mezar kitabesi şöyledir: “Hüvel Bâkî Firâkın kıssası gelmez beyâne / Velev kulnâ ilâ yevmil kıyâme / Merhum ve Mağfur Tarîk-ı halvetî’den Şeyh İbrahim Hafız İbrahim Efendinin Ruhuna Fatiha. Vefatı 1310 (Cebil Hoca).”
Yine burada türbenin sağ ittisalinde Geredeli Aziz’in torunu Şeyh Hafız Halil Efendi’nin eşi Efife Hanım’ın kabri yer almaktadır. Efife Hanım hakkında elde herhangi bir bilgi mevcut değildir. Türbenin hemen solunda ise Şeyh Ahmed Efendi ve Geredeli Aziz’in eşinin kabirleri yer almaktadır. Şeyh Ahmed Efendi, Geredeli Aziz’in torununun oğludur. Türbenin etrafında kitabelerinde sadece “Dervişan-Ruhuna Fatiha” yazan dört adet mezar bulunmaktadır. Türbe haziresinde başka mezarlar da yer almaktadır.
Hacı Halil Efendi’nin tekkesi 1 Şubat 1944’te meydana gelen Gerede depreminde yıkılmıştır. Tekkenin camiye tahvili ile burası Tekke Camii veya Aşağı Tekke Camii gibi isimlerle anılmıştır. Bu son isimlendirme, Gerede’de Kabiller Mahallesi’nde bulunan Yukarı Tekke’ye izafeten verilmiştir.
Aşağı Tekke’nin yıkılmadan önceki hâlinin 15. Yüzyıl’dan kalma olduğunu bazı araştırmacılar ifade etmektedir. (Ramazan Kaşmer, “Şeyh Hacı Halil Efendi 19. Yüzyıl Gerede’sinde Tasavvuf ve Tarikat Erbabının Önemli Temsilcisi ve Manevî Önderi”, GERKAV Gerede Kültür, Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Dergisi, Yıl 19, Sayı 19, Temmuz 2014, s. 83.)
Yukarı Tekke’yi de Hacı Halil Efendi’nin tesis ettiğini Fahri Maden arşiv belgelerine dayanarak ortaya koymuştur. Bu tekkenin ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber Fahri Maden, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’ndeki bir belgeden hareketle burasının Halil Efendi’nin kurmuş olduğu bir tekke olduğunu ifade etmektedir.
Aşağı Tekke’deki faaliyetler, Hacı Halil Efendi’nin vefatından sonra oğulları Şeyh Mesud Efendi (v. 1876), Mustafa Rûmî Efendi (v. 1879), Şeyh Osman Efendi tarafından sürdürülmüştür. Buradan, Aşağı Tekke’nin uzun bir zaman Halvetiyye’nin Şabâniyye kolu için önemli bir merkez olduğunu anlamaktayız.
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni




Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı