Coğrafya Kader midir?
Coğrafya kader midir? Sorusu her daim sorulmuştur ve sorulmaya devam edecektir. Biz geleceği şekillendirirken, geçmişe bakarak geleceğimizi şekillendireceğiz.
Bundan ders alamadığımız o kadar açık ve net, çünkü geçmişe doğru hayalen seyahat ettiğimiz de 14-15 yy Avrupa'da birbirlerini acımasızca öldüren Avrupalılar bugün ise yakın coğrafyamız Ortadoğu.
Hangi ülkeye giderseniz gidin bir acı, bir bekleyiş ve bir ümitsizlik..
Niyetimiz iki bölgeyi karşılaştırmak değil, kendimize dönüp bakmamız. İki bölgenin tarihi koşulları, zamanı ve siyasi yönetimleri farklıydı.
Avrupa (Avrupa Birliği kastediyoruz) daha bundan 50-60 yıl öncesine kadar siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel bir bütünlüğü yoktu. Bugün baktığımızda ise bir ve bütün gözüken bir Avrupa var karşımızda, bunu nasıl başardılar, nasıl bir sistem kurdular?
Burada Coğrafya kavramını biraz da açmak gerekiyor;
Siyasi coğrafya ve fiziki coğrafya. Siyasi coğrafya önemli ölçüde insan yapımıyken, fiziki coğrafya ise doğaldır. Bir ülkenin fiziki coğrafyası o ülkede hayat bulup egemen olacak felsefeye, düşünceye ve kurucu iradeye göre şekillenir. Asıl sorgulamamız gereken yer burası, biz kendimizi ne olarak tanımlıyoruz.
Bugün baktığımızda tüm Müslüman memleketlerinde ZULÜM var. Geçmişte bir medeniyete sahip olan insanlar bugün bir ekmeğe muhtaç duruma geliyor.
Belki de Kader burada devreye giriyor ve sahip oldukları coğrafyanın imtihanı da böyle oluyor.
Bugün İstanbul, Şam, Kahire, Semerkant, Granada ve diğer tüm gönül coğrafyamızı şekillendiren, ülkülerimizi yoğuran, ülkelerimizi aşan, nice büyük devletleri bağrından çıkaran bu coğrafya kan- revan içerisinde...
Çünkü bu kurulan sistem bizim değil, biz de tanımlamadık sadece sistemin kodlarını kendimize yerleştirmeye çalıştık, giydiğimiz bu elbise bize ya bol geldi ya da dar..
Dünyaya yeni bir söz söylemeliyiz,
Bugün ve bundan sonraki ömrümüz de bunu düşünmeliyiz..
Yaşar ATALAY
Dörtdivanlı
