2.05.2024 05:22:34
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Durmus ÖZTEKİN
14 Temmuz 2012 Cumartesi

RAMAZAN AYINDAKİ İBADETLERİMİZ

 Ramazan ayını dinimiz üç bölümden oluşturmaktadır. İlk on günü Rahmet, ikinci on günü mağfiret, üçüncü on günü ise cehennemden kurtuluştur. 
Yani; Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur.
 Ramazan ayında yapılacak ibadetlerin başında bir ay boyunca imsak ile akşam arasındaki zaman içersinde oruç tutma ibadeti yer almaktadır. Akşamları yatsı namazına müteakiben kılınan 20 rekât teravih namazı, Camilerde vakit namazlarının başında veya sonlarında cüz mukabeleleri, Malı olanların nisap miktarına ulaştıklarında fakirlerin hakkı olan zekâtlarını vermeleri. Beden zekâtı olarak bilinen her yıl Ramazan ayında Bayram namazından önce verilmesi Efdal olan sadaka-i fıtır (Fitre), mâli ibadetler arasındadır, Akşamları iftar yemekleri de bir ibadet olup, bütünüyle beraber yoğun bir ibadet ayıdır.
Bu ibadetlerin yapılma usulleri bazı önemli hususları sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum.
Birinci olarak, mesela Oruç rızai bari bir ibadet olduğundan onun sevabını ancak ve ancak ben veririm buyurması bu ibadete dikkat çekmektedir, sevabının kaçırılmaması için dedikodu, gıybet, nemime vs. kötü sözlerden dili muhafaza etmek gerekmektedir.
İkinci olarak teravih namazları, oruçla beraber iftardan sonra sünnet olan bu namazı terk etmeden cemaatle bir ay boyunca kaçırmadan kılmak lazımdır.
/Üçüncü olarak cüz mukabeleleri çok önemlidir. Cebrail (A.S) ile Peygamberimiz her Ramazan Kur’an-ı Kerimi hatmettikleri hadis kayıtlarında geçmektedir. Bilhassa Çocuklarımızın Kur’an-ı geliştirmesi, cemaatimizin okumayı geliştirmesi, evlerde okunan hatimlerle bayanların Kur’an-ı okumayı geliştirmeleri açısından o kadar önemli ki. Bu yapıldığı zaman takdire şayan bir ibadettir.
Dördüncü olarak malların zekâtları, bunlarda iyi hesap edilmesi gerekir. Çünkü zekât fakirin hakkı olup mâli bir ibadettir. Malın temizliği onun içinden fakire vermekle mümkündür, verilmesi gereklidir, sosyal patlamayı da önlemektedir. Nisap miktarına ulaşan her zengin bu fakir hakkını ödemesi gerekir. Bu ödemeyi de bilhassa yakınlarından başlayarak vermesi en Efdal olandır.
 Müslüman önce yakınlarını koruyup gözetmelidir. Kişi, yakınlarının ihtiyacı olup olmadığını mutlaka bilir ve bilmesi lazımdır. Yakınlarından birinin ihtiyacı olduğu halde yakınına vermeden, ben vereyim de kim olursa olsun diyerek bilhassa kalabalık şehirlerde, büyük cami önlerinde dilencilik yapan dilencilere vermesi dinimizce sakıncalı olduğu gibi vebal altında da kalınmaktadır.
Beşinci olarak sadaka-i fıtır da böyledir. En yakın akrabadan başlayarak verilmesi en uygun olanıdır. Yukarıda yazdığım gibi kim olduğu bilinmeyen dilenen birilerine fitre verilmesi caiz değildir. Bilhassa çevremizde yakın akrabalarımızdan okuyanlar mutlaka vardır, onlara verilmesi çok evladır. Çok sevaptır.
Altıncı olarak yine akşamları bilhassa iftar sofralarında lafını bile ettiğimiz iftar yemeklerini kimlere verdiğimiz çok önemlidir. Fakirlere iftar verelim, akşam yiyeceği olmayanları araştıralım bulmaya çalışalım, ödünç iftar yapmayalım. Ben sana sen bana iftar ödünç olmaktadır. İftarlarda çok çeşit yemek yaparak israfa da meydan vermeden sünneti elden bırakmayalım. Allah ibadetlerimizi kabul buyursun. Ramazan ayımız mübarek olsun.

14.07.2012
Durmuş ÖZTEKİN
Emekli İmam-Hatib-Yenimahalle-Ankara


Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı