29.03.2024 10:22:55
USD (Alış - Satış) : 18.84 - 18.89 EUR (Alış - Satış) : 20.12 - 20.21
Yasin ŞEN
1 Aralık 2020 Salı

EYÜP ŞAHİN VE NÂMDÂR KÖROĞLU DESTANI

EYÜP ŞAHİN VE NÂMDÂR KÖROĞLU DESTANI
Eyüp Şahin, Dörtdivan’ın Doğancılar Köyü’nde doğmuş ve burada yaşamış, 1980’li yılların başında yine burada vefat etmiştir. Faruk Sümer’in Köroğlu’yla ilgili araştırmalarında destanın bir kısmını manzum olarak kendisine nakletmiş ve bu destan kendisinden böylece kayda geçirilmiştir. Bu destan yayınlanmıştır. (İsmail Hakkı Akyoloğlu, “Prof. Dr. Faruk Sümer İle Birlikte Yaptığımız Köroğlu Araştırmaları ve Müzikli Bir Köroğlu Destanı”.).
Burada önce Prof. Dr. Faruk Sümer’in Bolu ve Köroğlu üzerine yoğunlaşan araştırmalarından kısaca söz ettikten sonra Eyüp Şahin’in hayatına ve okuduğu destana geçmek istiyoruz. Faruk Sümer, 1970’li yıllarda arşivlerde yaptığı araştırmaların neticesinde Köroğlu’nun, o zamanlar Bolu’nun Gerede ilçesine bağlı bir nahiye olan Dörtdivan’ın Sayık Köyü’nden olduğunu ispat eden yazılar yayınlamıştı. [ Bkz.: Faruk Sümer, “Belgelerle Köroğlu'nun Tarihî Kişiliği”, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı: 163 (19 Aralık. 1975); Faruk Sümer, “Köroğlu”, TDTD, Sayı: 2, Şubat 1987, s. 2-7; Faruk Sümer, “Köroğlu, Kizir-oğlu Mustafa ve Demirci-oğlu ile İlgili Vesikalar”, TDA, Sayı:47 (1987), s. 9-46; Faruk Sümer, “Türk Destanları VIII Köroğlu Destanı”, TDTD, Sayı: 70 (Ekim 1992), s. 4-13; Faruk Sümer, “Türk Aleminin Hâlâ Yaşayan Millî Destanının Kahramanı, Türk Kültürünün Mukaddes Şahsiyeti Köroğlu”, Tarih Dergisi, s. 4-7; Ayrıca bkz.: İsmail Hakkı Akyoloğlu,, “Türkmenlerin Işığı Prof. Dr. Faruk Sümer”, TDA, Şubat 1996, Sayı: 100.]
Bu yazılar sayesinde koçaklamalarında “Benden selam olsun Bolu Beyi’ne” diyen Köroğlu’nun şiirlerinin tarihî bir hakikati yansıttığı ortaya çıkmış oldu. Köroğlu, 16. Yüzyıl civarında Dörtdivan’a bağlı Sayık köyünde yaşamıştı. Onun destansı hayatı zamanla Dörtdivan’da destan anlatıcılarının ortaya çıkma sebeplerinden birisidir. Bu anlatıcılardan birisi Eyüp Şahin’dir.
Öyleyse Eyüp Şahin kimdir? Eyüp Şahin 3 Mart 1925 tarihinde Dörtdivan’ın Doğancılar köyünde dünyaya gelmiş ve 26 Aralık 1982’de yine burada vefat etmiştir. Kendisi baca ustasıdır. Bu baca ustalığı sırasında ilahiler, kasideler okurmuş. İnsanlar onu zamanla daha çok bu şekilde hatırlar olmuştur.
Eyüp Şahin’in çok hoş bir sesi olduğu, kendisinin civarda “molla” olarak tanındığı, mevlit de okuduğu onu tanıyanlar tarafından hâlâ nakledilmektedir.
Eyüp Şahin’in hafızlık eğitimi yarım kalmış. Devrek ve Mengen köylerinde imamlık yapmıştır. Zaman zaman da köyünde ve başka yerlerde rençberlik yaparak, inşaat işleriyle meşgul olarak geçimini sağlamıştır. Eyüp Şahin’in Köroğlu Destanı’nı manzum hâliyle okumasından başka olarak bazı kasideleri, Dörtdivanlı Hilmî’nin Oğullar Destanı başta olmak üzere şiirlerini, ninnileri de ezbere okuduğu bilinmektedir. Özellikle Köroğlu Destanı’nı makam üzere okuması oldukça dikkat çekicidir. Bu destan “Nâmdâr Köroğlu Destanı” adıyla bilinmektedir.
İsmail Hakkı Akyoloğlu, Dörtdivan’da 1980’li yılların başında bu destanı Eyüp Şahin’den dinleyerek kayıt altına almıştır. Akyoloğlu, kendisiyle yaptığımız görüşmede Eyüp Şahin’de bulunan bir Menâkıb-ı Kemâl Ümmî’den de bahsetmiştir. Bir görüşmelerinde Eyüp Şahin bir sandıktan bohçaya sarılmış bu yazmayı çıkarıp kendilerine göstermiştir. Akyoloğlu bize, bunun çok eski bir yazma olduğunu, muhtemelen birkaç asırlık olabileceğini nakletmiştir.
Bütün bunlar Eyüp Şahin’in Dörtdivan’ın önemli kıymetlerinden biri ve yine burada sözlü geleneği yaşatan insan hazinelerinden olduğunu göstermektedir. Özellikle Köroğlu Destanı’nın kendisinden derlenmesi oldukça önemli bir husustur. İsmail Hakkı Akyoloğlu aşağıdaki sözlerle Eyüp Şahin’le ve bu destanla nasıl karşılaştığını anlatmaktadır:
“1981 yılında şimdiki Dörtdivan ilçesinin Doğancılar köyünden merhum Eyüp ŞAHİN (1341), dedelerinden kendisine intikal eden ikisi de çok kıymetli dönemlere ait cönkleri hanımının çeyiz sandığındaki birbiri içinde kat kat dürülü bohçalar içinden çıkararak bizlere göstermişti. Daha sonra konusu Köroğlu olan bir cönkten ‘Namdar Köroğlu” başlığıyla destanı baştan sona kadar Hüseynî makamında musikiyle okumuştu. Kayıtlarımızda bulunan bu cönkteki destanın konusunu Köroğlu ile Ermeni tacir arasındaki Kervan basma hadisesi oluşturmaktadır.” (İsmail Hakkı Akyoloğlu, “Bolu ve İlçelerinde XV. Yüzyıldan Beri Süregelen Musiki İle Cönkten İlâhi Okuma Geleneği, Yunus Emre ve Şiirlerinin Varyantları, Kültür Bakanlığı, IV. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri III. Cilt, Ayrıbasım, Ankara, 1992, s. 1.)
Eyüp Şahin’in Bolu, Dörtdivan ve Köroğlu için bir diğer önemi hafızasında yer alan şiirlerdir. Öyle ki Cevdet Canbulat, Dörtdivanlı Hilmî için yaptığı araştırmalarda şairin birkaç şiirini kendisinden dinleyerek tespit etmiş, birkaçını da cönklerden okuyup onun okuduklarıyla karşılaştırmıştır. Böylece elimizde eksik ve küçük de olsa Dörtdivanlı Hilmî’nin şiirlerini ihtiva eden bir kaynak eser olmuştur. Dolayısıyla Canbulat, Dörtdivanlı Hilmî’yle ilgili araştırmalarında Eyüp Şahin’den çok istifade etmiştir.
Araştırmacı, kitabının bir yerinde şöyle der: “Dörtdivan’da yaptığım son tamamlayıcı araştırmalarda, Doğancılar Köyünden Eyüp Şahin’in verdiği bir cönkte, yine “Hilmî” nin Hicaz yolculuğuna ait ve 4-4’likle yazılmış bir ilâhîsini daha buldum.” (Cevdet Canbulat, Dörtdivanlı Hilmî Hayatı ve Şiirleri, Ankara 2010, s. 13.)
Cevdet Canbulat, Eyüp Şahin’in Oğullar Destanı’nı da gür ve dâvûdî sesiyle okuduğunu söylemektedir: “Oğullar Destanı, Plevne’de vurulup ölen oğullarının baba yüreğinde açtğı derin acıyı dile getiriyor. Bu destan, Dörtdivan köylerinde hâlâ makamla okunmakta ve gözyaşı döktürmektedir. Doğancılar Köyünden, Eyüp Şahin, bu destanı bana, davudî sesile pürüzsüz bir şekilde okudu.” (Cevdet Canbulat, Dörtdivanlı Hilmî Hayatı ve Şiirleri, Ankara 2010, s. 19.).
Eyüp Şahin, Cevdet Canbulat’a sadece Oğullar Destanı’nı okumamıştır. Ayrıca Hilmî’nin çok sevilen bir başka şiirini de o dâvûdî sesiyle söylemiştir. Canbulat, şöyle der: “Hilmî hakkında son araştırmalarımı yapmak üzere Dörtdivan’a gittiğimde, başka bir cönkte aynı koşukla tekrar karşılaştım. “Hilmî” nin köyü olan Doğancılar Köyünden Eyüp Şahin de bu koşuğun “Hilmî” nin olduğunu söyliyerek bana ezbere okudu, işte o zaman sevincimden kalktım, Eyüp Şahin’i kucaklayıp öptüm. Gerçekten bu kadar sevinilecek bir şeydi benim için bu. Şundan dolayı ki, halk şiirimizin üstün yapıtlarından biridir bu koşuk.” (Cevdet Canbulat, Dörtdivanlı Hilmî Hayatı ve Şiirleri, Ankara 2010, s. 30.).
Bu şiir şöyledir:
Kavak meyve vermez, diken de sümbül,
Yarasa toy olmaz, leylek de bülbül.
Deve katır olmaz, merkep de düldül,
Bin yıl tımar etsen küheylân olur mu?

Kâmiller nasihat dinleyin çokça,
Mangır altın olmaz, demirden akçe,
Her yerde gül bitmez, bostanda yonca,
Bülbül ötmek ilen gülşen olur mu?

Tunçtan kılıç olmaz, ağaçtan bıçak,
Nekes cömert olmaz, muhannet koçak,
Kâğıt tandır olmaz, kerpiçten ocak,
Odun yakmak ilen külhan olur mu?

Hamamda olur mu havuzdan kurna,
Dümbelek davul olmaz, düdükten zurna,
Serçe keklik olmaz, doğan da turna,
Kargayı besleyin şahin olur mu?

Şairler çalarlar tanbur ile saz,
Tavuk horoz olmaz, ördek dahi kaz,
Cahil vâz dinlemez, muhannet niyaz,
Mevlânın indinde insan olur mu ?

Gayetten makbuldür okuyup yazan,
Muhannet neylesün deryada yüzen,
Dağlarda büyüyüp yabanda gezen,
Kâmiller içinde irfan olur mu?
(Cevdet Canbulat, Dörtdivanlı Hilmî Hayatı ve Şiirleri, Ankara 2010, s. 31.)
Yasin ŞEN
Dörtdivan ÇPAL
Türk  Dili ve Edebiyatı Öğretmeni




Tüm yazarlar için tıklayın

YAZARLAR

Tamamı